Gaziantep Oyuncak Müzesi ya da Toy Story: A Night at the Museum?
Gaziantep'in az bilinen müzelerinden birine kısaca göz atmak gerekiyor, oyuncak müzesi, içindeki koleksiyonuyla değil -hatta, çocuklara pek uygun da değil koleksiyon- fakat yapının etkileyiciliği, koleksiyonun neredeyse sadece yetişkinlere yönelik olması ve mahzeniyle ilginç bir yer.
Gaziantep Oyuncak Müzesi, bir oyuncak müzesinden beklemediğiniz tuhaflıkları sağlıyor. Sunay Akın’ın Göztepe’deki oyuncak müzesini, daha çok yeni açılmışken, işte banliyö trenleri filan hâlâ işlerken ziyarete gitmiştim.
Etkileyici olmak bir kenara, epeyi sıkıcıydı. Gaziantep Oyuncak Müzesi’yse, hem yapısıyla, hem de koleksiyonunun zenginliğiyle en azından keyifli bir saati garantiliyor. Bey Mahallesi’nde bulması kolay bir yerde Oyuncak Müzesi, daha doğrusu, karşınıza çıkana kadar da orada olduğundan emin olamıyorsunuz.
Tabii, dikkatli olmanız gereken şeylerin başında, çocuğunuza göstereceğiniz bazı sahneler geliyor. 20. yüzyılın ilk yarısı dünyanın en keyifli zamanı değildi.
“Gaziantep Oyuncak Müzesi’nin enfes koleksiyonundan bir parça daha, bu da Japonya’dan. Ameliyata hazırız doktor bey, ha o mu, testereyle açacağız hastayı. Yok yaw, acımayacak, yoksa niye bu kadar gülelim.”
Etin, kanın, acının, insanın çektiği her türlü bedensel sıkıntının, binbir çeşit azâbın, zorluğun, pastoral hâlimizin, herhalde, nahoş her türlü rayihanın birbirine karıştığı bir zamandı bahse konu olan zaman.
Gaziantep’in eski evlerinin meşhur mahzenleri burada bir oyuncak sergisine dönüştürülmüş.
Çok daha sonraları fıstık müzesindeki karakterlerle kötü bir şöhret kazanacaktı buradaki müzecilik işleri, fakat yukarıdaki kareleri gördükten sonra ben zombi fıstıkçılara pek şaşırmadım.