Tag: Blog
Gaziantep’ten Orta Avrupa’ya Seyahat Notları IV: Bir Hayalet Gibi Dolaşıyorum Eski Şehri
Prag’ın en güzel günlerini kaçırmışım. Turizm furyasının başladığı 2010’ların başında Prag belki bambaşka ve çok etkileyici bir deneyim olabilirdi. Kendimi Sirkeci-Eminönü arasında, hiç eski Babıali’ye sapmadan aynı sıkıcı rotadan gitmek zorunda kalan turistler gibi hissettim dersem abartmamış olurum. Belki de bütün bu yargının sebebini açıklamadan önce, adımımı attığım andan itibaren olup biteni anlatmakta fayda var.…
SSK’nın Ölümü
Şimdi ilk ne zaman gittiğim hatırlamıyorum SSK İşhanı’na, herhalde lise yıllarında değildi. Lise, belki de ortaokul, yaşlarımda gitmek için biraz fazlaca tehlikeli, dehlizvari, korkutucu bir mekândı. Açıkçası, ilk girdiğimde içeride böyle bir şeyin -bir hayat kitlesi, kalbi deli gibi atan bir aşırılık, hiç durmayacakmış gibi sıkış tıkış ve en alt kattaki tanzim kasaplardan kaçarcasına yukarıya…
Ezilmiş ve Aşağılanmışlar: 1960’lar Türkiye’sinde Gecekondu Meselesi
Sinan Tankut Gülhan’ın 2016 tarihli Ezilmiş ve Aşağılanmışlar: 1960’lar Türkiye’sinde Gecekondu Meselesi, 1950’ler sonundan 1960’ların başına kadar gecekondu meselesinin kamuoyunca nasıl değerlendirildiğine bakıyor. Yaşar Kemal’in efsanevi gecekondu röportajlarından beslenen bu makalede, önemli bir kırılma anı inceleniyor.
Bir Aşk Mektubu Olarak Kentsel Dönüşüm
Tutunamayanlar’ın sonlarına doğru bir kâbus-rüya fantazm akışı var, seksen sayfa kadar süren. Ulysses’i daha rahat okumuştum, işin doğrusu. Bir inşaat mühendisi hem aşık, hem de inşaata kafa yorarsa, bir de üstüne üstlük deha seviyesinde yaratıcılığı olan bir romancıysa, işte bu akış beliriyor. Beni yıkın, yapsatçılara verin. “beni yıkın artık Günseli derdi üstünüze çökmeden yıkın beni…
Taşrada Büyümeyen Çocukların Bilmedikleri Hikâyeler I
Anadolu’nun küçük şehirlerinden birisi. Bütün küçük şehirler gibi tenha saatleri kalabalık saatlerinden fazla. Otogarı anayolun kıyısında. Biz anayolda durmuyoruz, ufak kasabanın ilerisinde, denizin artık rüzgârlarını salıp da, kuş yuvalarını darmadağın etmediği bir yerde duruyoruz. Bir şantiye. Şantiyelere girmez kuşlar yuva yapmaya. Kasaba çok ufak, içinde köpekler koştuklarında kendi gölgelerine çarpıyorlar. Sahilde bir liman, liman demeye…
Yılın En Yorucu Zamanlarının Sonu
Bir zamanlar, üniversitede öğrenciyken, ki, bir noktada öğrenciliğimin hiç de bitecek gibi olmadığına ikna olmuştum, Mayıs ayı ortasından Haziran ortasına kadar geçen zaman, bir nefeste geçip giderdi. Fizik okuyorken, girip de çuvalladığım ya da giremeyip de vicdan azabı çektiğim sınavlar yüzünden bu durum böyleydi, sosyoloji tedrisatına mâil olduğumda ise, mümkün olan en kısa zamanda okulu…
Çeviriler 1: Kodaman Sosyologlar, Martin Nicolaus
Başlık görseli, 2006 yılında Binghamton’da açtığım 1960lar: Toplumsal Hareketler dersinin afişinden. O zamanlar yaz okulunda ders açma lütfuna nail olunca, öğrenci toplamak için afiş asmak, tanıdık tanımadık bütün lisans öğrencilerine haber salmak gerekirdi. Bir önceki yaz okulunda dersim öğrenci yokluğundan kapanıp, ben de yazı beş parasız geçirmek zorunda kalınca, 60lar evet metalaşma, evet reklam, evet…
Kodlamayı öğrenebiliyor muyuz?
Günlük kod öğrenme işini yaptım, python’la ilgili çok keyifli bir kitap buldum, onunla devam ediyorum şimdilik -daha doğrusu başlıyorum, codacademy filan da arada işe yarıyor. Hepsi temelde aynı işi yapıyorlar. OJS’yle deneme dergisi kurdum google’ın bulut serverlarına, ftp’ye filan benzemiyor, sql’le haşır neşir oldum dün zaten bütün akşam. Kendi blogumun renklerini düzeltene kadar göbeğim çatladı,…
Poetry for the sickly creatures like myself September 18, 2008
I Have a Terrible Cold I have a terrible cold, And everyone knows how terrible colds Alter the whole system of the universe, Set us against life, And make even metaphysics sneeze. I have wasted the whole day blowing my nose. My head is aching vaguely. Sad condition for a minor poet! Today I am…
Urban Landscapes
[aesop_gallery id=”301″ revealfx=”off”]