Tag: kent
Prag’da Seyahat: Bir geç sonbahar toplantısı
Prag, unutulası bir şehir değil. Hatırlanacak bir şehir olup olmadığıysa tartışmalı. Dünyanın en güzel nehirlerinden biri Vltava kıyısında, dünyanın eski şehirlerinden birisi.
Gaziantep’ten Orta Avrupa’ya Seyahat Notları IV: Bir Hayalet Gibi Dolaşıyorum Eski Şehri
Prag’ın en güzel günlerini kaçırmışım. Turizm furyasının başladığı 2010’ların başında Prag belki bambaşka ve çok etkileyici bir deneyim olabilirdi. Kendimi Sirkeci-Eminönü arasında, hiç eski Babıali’ye sapmadan aynı sıkıcı rotadan gitmek zorunda kalan turistler gibi hissettim dersem abartmamış olurum. Belki de bütün bu yargının sebebini açıklamadan önce, adımımı attığım andan itibaren olup biteni anlatmakta fayda var. […]
Bir Binghamton Yazı: Sel, Felaket ve Sular Altında Kalan Evler
Öğrenci evlerinin en büyük sıkıntısı, içerisiyle dışarısı arasında hiçbir fark olmamasıdır. 2006’da, yağmurun artık hiç durmayacağını zannettiğim anlardan biriydi. Çatı katındaki evde, yağmurun tıpırtısı artık o kadar sıradan ve sıkıcı bir hal almıştı ki, biraz kesildiğinde kendimi dışarı atasım geliyordu.
Toplumsal Mekân ve Bourdieucü bir Kent Sosyolojisinin İnşası
Sinan Tankut Gülhan’ın bu yazısı Pierre Bourdieu’nün “toplumsal mekân” kavramının yeni kent sosyolojisinin en önemli yayın mecraı ve kurumsal yapısı olan International Journal of Urban and Regional Research üzerinden alanı nasıl tanımladığını, hangi kırılma noktalarına hitap ettiğini, bu kırılma noktaları aracılığıyla nasıl bir bilimsel kopuş müdahalesi, benim deyişimle doksaya yönelik bir “huruç,” tertip ettiğini açıklamayı amaçlar.
Strata: İlişkisel Sosyal Bilimler Dergisi 3. Sayı, Kentteki Ufunet, Editörün Takdimi
Strata: İliskisel Sosyal Bilimler Dergisi’nin Kentteki Ufunet başlıklı üçüncü sayısı kitapçılarda ve internet kitap satış sitelerinde yerini aldı. Editörlüğünü Sinan Tankut Gülhan’ın yaptığı bu sayının takdim yazısını ve içindekileri burada bulabilirsiniz.
AVM’de Gündelik Hayat
Reklam, sadece bir tüketim ideolojisi sunmakla kalmaz; tüketici kimliğiyle doyuma ulaşan, kendini edimler yoluyla gerçekleştiren ve kendi imgesiyle (veya idealiyle) örtüşen tüketici “ben”in bir tasarımını sunar. Nesnelerin imgesel varoluşu üzerine de dayanır. Reklam bu varoluşun bir kertesidir. Tüketme ediminin üstüne eklenen, tasarımların özünde bulunan retoriği, şiiri içerir. Tüketim düş kırıklığına [uğratır]. d Henri Lefebvre, Modern […]
SSK’nın Ölümü
Şimdi ilk ne zaman gittiğim hatırlamıyorum SSK İşhanı’na, herhalde lise yıllarında değildi. Lise, belki de ortaokul, yaşlarımda gitmek için biraz fazlaca tehlikeli, dehlizvari, korkutucu bir mekândı. Açıkçası, ilk girdiğimde içeride böyle bir şeyin -bir hayat kitlesi, kalbi deli gibi atan bir aşırılık, hiç durmayacakmış gibi sıkış tıkış ve en alt kattaki tanzim kasaplardan kaçarcasına yukarıya […]
Bir Aşk Mektubu Olarak Kentsel Dönüşüm
Tutunamayanlar’ın sonlarına doğru bir kâbus-rüya fantazm akışı var, seksen sayfa kadar süren. Ulysses’i daha rahat okumuştum, işin doğrusu. Bir inşaat mühendisi hem aşık, hem de inşaata kafa yorarsa, bir de üstüne üstlük deha seviyesinde yaratıcılığı olan bir romancıysa, işte bu akış beliriyor. Beni yıkın, yapsatçılara verin. “beni yıkın artık Günseli derdi üstünüze çökmeden yıkın beni […]