Sinan Tankut Gülhan’ın Kişisel Blogu
Sosyoloji, Hayâller ve İmgeler
Ankara Pulp: Bir Karton Kutu Macerası
Ankara’ya, Ankara’da büyüyüp de yaşlanmaya dair bir pulp roman tefrikası. Sinan Tankut Gülhan’dan. 20 kısım tekmili yavaş yavaş, bölüm 1: Bir Karton Kutu Macerası
Pulp Ankara: An Odyssey for a Package Store
The relentless rain matched Ankara’s soul – damp, gray, and faintly depressing. Naturally, this was the perfect weather to hunt for a boxing store. For his sake, and mine. A short story about adulting by Sinan Tankut Gulhan.
Kısa alıntılar, kısa notlar: Lazarsfeld ve sosyolojik kavramların geçiciliğine dair bir gözlem
Sinan Tankut Gülhan’ın bu blog postasında, sosyal bilimlerin evrimine kısa bir bakış atıyoruz: Geçmişten günümüze değişen teoriler, metodolojiler ve Lazarsfeld’in görüşlerinin ışığında bilimin insan toplumunu anlama çabasındaki yolculuğunu inceliyoruz. Unutulan kavramlar, yeni yaklaşımlar ve bu disiplinin geleceği üzerine düşüncelerimi paylaşıyorum.
Short notes on short quotes: Lazarsfeld and the ephemerality of concepts
Hi everyone! Welcome to my blog where I share my thoughts on various topics related to the social sciences. I’m more interested in bite-size info on some key concepts in sociology and social sciences in general. Today I want to talk about a quote that I found very interesting and inspiring. It’s from Paul Lazarsfeld,…
9 ay sonra: Deprem Üzerine
The writer relates his experiences before, during, and after a devastating earthquake that hit Gaziantep, Turkey, while he was in Istanbul. He reflects on familial ties, his past advice to his younger brother, and the guilt he felt for leaving Gaziantep before the quake. The narration underlines the shadow of fear and urgency in the…
Sovyet Sinemasından Western çıkar mı?
Sovyet sineması, kabaca Potemkin Zırhlısı’yla başlar, Dziga Vertov’la devam eder, Tarkovsky’le yeni dalgaya cevap verir -aynı dalga boyunda değildir lâkin cevap- ve Sovyetler’in çöküşüyle biter. Peki, bu kadar uzun erimli ve bazı sıkıntılar hariç bu kadar verimli bir sinemanın 1970’lerde patlayan Sergio Leone’yle tepe noktasına ulaşan, çocukluğumun efsanesi İyi, Kötü ve Çirkin’e cevap vermemiş olması…
Oblomovluğun Lüzumu Yok
1970’lerde belirli bir cenahta büyüyen ailelerin çocuklarının en sık duyduğu kelimelerden birisiydi Oblomovluk. Aylak aylak yatıp gevezelik yapan biz çocukları eleştirmek için hiç acımadan kullanıverirdi ailenin büyükleri. Tabii, o vakitlerde salt kelimenin kendisi bile Oblomovculuğun semirmiş bir tembel olduğunu anımsatırdı. Çok sonra, 1990’larda yeniden çevrildi -ya da yayınlandı- Gonçarov’un Oblomov’u. Ankara’da Konur’da kurulan ufak bir…
Prag’da Seyahat: Bir geç sonbahar toplantısı
Prag, unutulası bir şehir değil. Hatırlanacak bir şehir olup olmadığıysa tartışmalı. Dünyanın en güzel nehirlerinden biri Vltava kıyısında, dünyanın eski şehirlerinden birisi.
Gaziantep’ten Orta Avrupa’ya Seyahat Notları IV: Bir Hayalet Gibi Dolaşıyorum Eski Şehri
Prag’ın en güzel günlerini kaçırmışım. Turizm furyasının başladığı 2010’ların başında Prag belki bambaşka ve çok etkileyici bir deneyim olabilirdi. Kendimi Sirkeci-Eminönü arasında, hiç eski Babıali’ye sapmadan aynı sıkıcı rotadan gitmek zorunda kalan turistler gibi hissettim dersem abartmamış olurum. Belki de bütün bu yargının sebebini açıklamadan önce, adımımı attığım andan itibaren olup biteni anlatmakta fayda var.…
Gaziantep’ten Orta Avrupa’ya Seyahat Notları III: Soğuk ve Yağmurlu bir sabahtı
Uzun süren beş günlük Prag seyahatinin başlangıcındayız, soğuk ve yağmurlu bir sabahtı, hep olduğu gibi. İstanbul, üç gün sürdüğünü öğrendiğim bir Lodos sıcağından kurtulmak için kendini bir kere daha yağmura ve fırtınaya teslim etmişti.